Fotoğrafın Arkasındaki Hikaye: Sartre, Beauvoir & Steinberg

1946’nın yazında, Jean Paul Sartre 41 yaşındayken şöhrete kavuşmaya başlamıştı. Bu fotoğraf, Jean Paul Sartre’ın ABD’deki varoluşçuluk gezisinden dönmesinin ardından çekilmişti. Artan ününün beraberinde getirdiği kazanç sayesinde, o yaz Sartre, annesi için Paris St Germain’de cafe Les Deux Magots’i gören bir daire satın aldı. Bu zamana kadar Sartre ve Beauvoir neredeyse hep otel odalarında kalıyor, aralarında Les Deux Magots ve Flore’nin de bulunduğu civardaki kafelerde yiyip, buralarda çalışıyorlardı; fakat şimdi annesinin yanına taşınan Sartre, dairede kendisine bir ofis kurmuş, yan odasında çalışması için bir sekreter bile tutmuştu. Bu gelişmelerin özgürlüklerine mal olabileceğini düşünen Beauvoir ise endişeliydi.

38 yaşındaki Beauvoir pek çok kitap ve makale yayınlamasına rağmen Sartre’ın sahip olduğu düzeyde bir üne ulaşamamıştı. Bu fotoğraf çekildiğinde Beauvoir, Belirsizlik Ahlakı Üzerine adlı eserini henüz tamamlamış ve bundan sonra ne yapacağı konusunda kararsızlığa kapılmıştı. Yeni bir eser kaleme almak için sabırsızlanan Beauvoir, işleyebileceği bir tema bulamadığından çoğu zaman huysuzlanıyor ve arkadaşlarına çatıyordu. Bunun üzerine heykeltraş olan arkadaşı Giacommetti, Beauvoir’a sadece ama sadece yazmasını, herhangi birşeyler yazmasını önerdi. Bir kaç hafta sonra ise Beauvoir, daha sonra İkinci Cins’e dönüşecek kitabının araştırmalarının temelini böylece atmış oldu. Fotoğrafta, Beauvoir’ın olumsuz düşüncelerinden tam anlamıyla sıyrılamadığı görülmektedir.

Fotoğrafın çekildiği gün, Sartre ve Beauvoir, Sartre’in annesinin evinde bulunan ofisinde çalışıyorlardı. O gün iki tane konukları vardı. Konuklarından biri, Giacommetti’nin Sartre ve Beauvoir ile tanıştırdığı Paul Steinberg’di. New Yorklu karikatürist Paul Steinberg, Paris’e eşi Hedda ile birlikte yeni gelmişti. Steinberg aynı gün çekilen başka bir fotoğrafta Sartre’ın skeçini yaparken görülebilmektedir. Maalesef, üçlü birbirine çok ısınamadığından, Steinberg o gün yaptığı çizimleri Sartre ve Beauvoir’a göstermedi.

İkinci konuk ise Life dergisi için çalışan Arnavut asıllı Amerikan fotoğrafçı Gjon Mili’ydi. Milli Paris’teki sergisine hazırlanıyordu. Onun çalışmalarının hayranı olan Sartre, Milli’nin sergi kataloğuna giriş metni olarak şu sözleri yazmıştır:

Mili her fotoğrafı bir test haline getirir: ona göre,  ne kadar insan varsa fotoğraflanmanın o kadar yolu vardır. Eğer testine tabi tutulursanız sizi koleksiyonuna canlı olarak iliştirmekle kalmaz, sizi gözlemler. Sizi tanır : kendinizi onun eline iki misli teslim etmek zorunda kalırsınız. Anlatılana göre, Güney denizlerindeki ilkeller, fotoğraflanmayı reddederler; görünen o ki, onlara göre (fotoğraf karesinde) yakalanmak sonsuza kadar hapis kalmaktır. Mili’nin Molotov fotoğrafına bakarsanız bu ilkellerin ne kadar haklı olduğunu anlarsınız. (kaynak)

Fotoğrafın çekilmesinden yaklaşık on beş sene sonra, Steinberg Paris’e çalışmalarını bir sergide sunmak için geri döndüğünde, temsilcilerinden sergisinin kataloğuna giriş metni yazması için Sartre’a teklif sunmalarını ister; çünkü Steinberg’e göre kendisinin ve Sartre’ın çalışmaları benzeşmektedir. Sartre, bu teklife olumsuz yanıt vermiştir. (kaynak)

Steinberg Sartre’ı çiziyor, Gjon Mili’in fotoğrafı.

© Sandrine Berges (20 May, 2017)